Deport kararı, Türkiye'de yasal kalış hakkı sona ermiş, kamu düzenine veya güvenliğine tehdit oluşturan ya da izinsiz giriş-çıkış yapmış kişilere karşı alınabilir.
Bir yabancının Türkiye’de ikamet ederken çeşitli nedenlerle hakkında deport kararı verilmesi, hem hukuki hem de idari bir sürecin başlangıcını oluşturur. Deport edilen kişinin vatandaşı olduğu ülkeye geri gönderilmesi süreci, yalnızca Göç İdaresi tarafından yürütülen işlemlerle sınırlı kalmaz; aynı zamanda kişinin bağlı olduğu ülkenin konsolosluğunu da yakından ilgilendiren bir dizi prosedürü kapsar. Bu süreçte konsoloslukların rolü, kişinin kimlik ve seyahat belgelerini temin etmek, iletişim köprüsü olmak ve süreci kolaylaştırmak üzerine kuruludur.
Deport kararı verilen kişi eğer pasaport ya da kimlik belgesi ibraz edememişse, konsolosluk süreci devreye girer. Göç İdaresi, kişinin hangi ülke vatandaşı olduğunu tespit ettikten sonra ilgili konsoloslukla iletişime geçer. Konsolosluk, kişinin kimliğini doğruladıktan sonra genellikle bir geçici seyahat belgesi düzenler. Bu belge olmadan kişinin sınır dışı edilmesi mümkün değildir. Özellikle belgeleri kaybolmuş ya da sahte belge kullanmış bireyler için bu adım kritik bir rol oynar. Türkiye'de bu tür işlemler genellikle Arnavutköy Göç İdaresi gibi yerel göç ofislerinin koordinasyonunda yürütülmektedir.
Deport kararı sonrası bireyler, resmi işlemler tamamlanana kadar Geri Gönderme Merkezlerinde tutulurlar. Bu merkezlerde kalan yabancılar, bağlı oldukları ülkenin konsolosluk yetkilileriyle görüşebilir. Bu görüşmeler sırasında birey, vatandaşı olduğu ülkeye gönderilmeden önce ailesiyle iletişime geçme, eşya ya da evraklarını toplama gibi insani ihtiyaçlarını dile getirme fırsatı bulur. Özellikle İstanbul'daki Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi, bu tür işlemlerin sıkça yürütüldüğü yerlerden biridir.
Deport sürecinde kişilerin hukuki başvuru yapma hakkı saklıdır. Konsolosluk yetkilileri, sınır dışı edilmesi planlanan kişiye bu hakları hatırlatma sorumluluğunu taşır. Kimi zaman kişi, deport kararına karşı idare mahkemesinde dava açabilir. Bu süreç devam ederken kişinin geri gönderilmesi durdurulabilir. Ayrıca bazı durumlarda kişinin vatandaşı olduğu ülkeye dönmesi, siyasi ya da güvenlik gerekçeleriyle mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda konsolosluk yetkilileri, ev sahibi ülke makamlarıyla diplomatik görüşmeler yürütebilir. Özellikle Tuzla Göç İdaresi ile yapılan konsolosluk yazışmaları, sürecin hızlanmasında ya da alternatif çözümler bulunmasında etkili olabilir.
Konsolosluklar, deport edilen kişinin dönüş yolculuğunu organize etmekle de ilgilenir. Uçak bileti temini, dönüş tarihinin belirlenmesi, transit geçiş izinlerinin alınması gibi lojistik detaylar çoğu zaman konsolosluk ile göç idaresinin iş birliğiyle çözülür. Özellikle koruma altında olmayan bireylerin deport işlemleri daha hızlı tamamlanabilirken, hassas statüdeki bireyler için bu süreç daha uzun sürebilir. Bazı durumlarda kişinin gönüllü dönüşü de teşvik edilir ve bu noktada konsolosluk desteği daha belirgin hale gelir. İstanbul’daki Tuzla Geri Gönderme Merkezi de bu işlemlerin yürütüldüğü önemli merkezlerden biridir.
Deport kararı sonrası konsolosluk süreci, sınır dışı edilecek kişinin haklarının korunması, belgelerinin temin edilmesi ve geri dönüşünün güvenli biçimde sağlanması açısından hayati bir rol oynar. Türkiye’de Göç İdaresi ile konsolosluklar arasındaki koordinasyon, hem hukuki prosedürlerin eksiksiz uygulanmasını hem de bireylerin mağduriyet yaşamadan ülkelerine dönebilmelerini sağlar. Bu sürecin doğru yönetilmesi, uluslararası hukuk ve insan hakları açısından büyük önem taşır.